Yiğidim

Cambridge University Press

Yiğidim

Cantos com armas nas mãos, eles pararam.
Ellerinde silahlar köşelere durdular.
Noite de inverno gelado que atingiu um professor.
Ayaz kış gecesinde öğretmeni vurdular.
Yiğidimi noite de inverno gelada atirou nele.
Ayaz kış gecesinde yiğidimi vurdular.
Yiğidimi tiro ...
Yiğidimi vurdular...

Erciyes cabeça cega foram cobertos com fumaça.
Erciyes'in başını kör dumanlar bürüdü.
Ele andou sobre as Yiğidimin chumbo 43.
Yiğidimin üstüne kırk üç kurşun yürüdü.
Yiğidimin Quarenta e três por chumbo voltou.
Yiğidimin sırtına kırk üç kurşun yürüdü.
Yiğidimin de volta ...
Yiğidimin sırtına...

Caixões são colocados, como mudas Pare salva-vidas.
Tabutlara konuldu, fidan gibi can parem.
Apresentado ao café da Universidade de Cambridge, o coração de namorada Press.
Sehpalara sunuldu, yiğidim yürek yarem.
Cambridge University Press foi querido coração carrascos.
Cellatlara sunuldu yiğidim yürek yarem.
Apresentado às balas ...
Kurşunlara sunuldu...

O sol tornou-se um território de uma criança.
Güneş'in çocukları bir bir toprak oldular.
Eles derramaram o seu sangue doldular a bandeira.
Döktüler kanlarını al bayrağa doldular.
Doldular deram suas vidas na bandeira.
Verdiler canlarını al bayrağa doldular.
Temos uma bandeira ...
Bize bayrak oldular...

Cambridge University Press Vamos, vamos!
Haydi yiğidim haydi!
Hino disse.
Söyleniyor marşımız.
No pós-vida!
Ölümden ötesi yok!
Eu sempre deixo a nossa cabeça em pé.
Hep dik dursun başımız.